Posta Tarihi

Search

Aşağıda gösterilen pul (Scott Iran No: 586) Osmanlı Devleti'nin 1916-17 yıllarında İran'ın bir bölgesi olan Kirmanşah'ı işgali sırasında 1917 yılında yerel pul olarak değişik değer sürşarjlı olarak çıkarılmış.

İşgalin tarihçesi: Kara harekâtı ve uçakların intikali yapılırken hava keşif ve gözetleme görevleri devam ediyordu. 9 Haziran 1916'da Kasrışirin dolaylarında yapılan hava keşfinde, düşmanın Kasrışirin'den çekildiği ve Kasrışirin'in sekiz kilometre kuzey doğusunda yol ile nehir arasında 200 çadırlık büyük kısmı süvari olan bir ordugâhı tespit edildi. Bu keşif üzerine Ordu Komutanlığı taarruz eden Türk kuvvetlerinin çekilen Rus kuvvetlerini takip etmesini emretti. 13 ncü Kolordu Rus artçılarını yenerek Geylan'ı işgal etti.

    16 Haziran 1916'da Paytak ve Kirend dolaylarında yapılan hava keşfinde düşman artçılarının Paytak'ın 4,5 kilometre batısında bulunduğu, süvari ve piyade birliklerinden kurulu kuvvetlerin bir kısmının Paytak ile Kirend arasında olduğu ve Kirend dolaylarında 600 çadırlık ordugâhların görüldüğü, Türk birliklerinin Sergül'ün dört kilometre doğusuna kadar ilerlemiş olduğu bildirildi.

    17 Haziran 1916 sabahı hava keşif ekibi Paytak üzerinden Arunuabad'a kadar olan sahada yaptığı keşifte, Rusların Paytak köyü dolaylarında hafif sahra tahkimatı ve Kirend ile Paytak arasında yaklaşık 500 çadırdan ibaret ordugâhlarını tespit etmişti. Bu keşiflerden sonra hazırlıklarını tamamlayan Türk birlikleri 27 Haziran 1916 sabahı genel taarruza geçti. Çekilen düşmanı takip eden 13 ncü Kolordu 29 Haziran'da Hadrunuabad'ı ve 1 Temmuz'da Kirmanşah'ı işgal etti. Bu taarruzlar karşısında Rus kuvvetleri Kirmanşah'ı 15 kilometre doğusundaki boğazı tutarak tahkime başladı.

    Buradan ilerleyerek Ağustos ortalarında Hemedan bölgesine yerleştiler. Ancak İngilizlerin Irak'ta tekrar saldırıya kalkmaları üzerine 28 Şubat 1917'de 13. Kolordu'ya Hanekin üzerinden Bağdad savunmasına yetişmesi istendi. Böylece İran'ı tahliye etmeğe başlayan Kolordu 10 Mart gecesi Kirmanşah'dan çekildi.

 

Aşağıda görülen yazı İzmir Numismatik Derneği'nin Web sitesinde bulunan "Osmanlı Döneminde Gayrı Resmi Kağıt Paralar" adlı bir makaleden derneğin izniyle alınmıştır. Yazı numismatik ile ilgili bölümler çıkartılarak yayınlanmıştır. Makalenin tümünü okumak için makalenin adına tıklayınız.

 Kağıt paralar, dolaşıma çıktığı ilk andan itibaren bir takım problemleri de beraberinde getirmişlerdir. Öncelikle, baskı tekniklerinden dolayı çabuk taklit edilmeleri en büyük sıkıntıları doğurmuştur. İkl tertip “kaimeler” el yazması olduğundan çabuklukla taklit edilmiş bu yüzden önce baskı, sonrasında da matbu kaimelere geçilmiştir. Ancak  yinede kalpazanlara karşı alınan tedbirlere rağmen sahtecilik, kağıt paraların itibarını her emisyonda zorlamıştır.

Madeni paralarla aynı anda tedavül ettirildiklerinden, altın Lira karşısında değerlerinin korunmasında başarı sağlanamamış, ve aradaki fark sürekli açılmıştır. Bu farkların zaman zaman beş katına kadar çıkması spekülatif kazançları takip eden bankerlerin büyüyüp devletten imtiyazlar almalarına kadar olan, son dönem Osmanlı mali yapısındaki hastalıklı durumun sebeplerinden olmuştur.

Başarısız mali politikalarla tedavül eden kağıt paraların yarattığı sıkıntıları en iyi hisseden tabiki halk olmuştur. Ödemeler dengesinin bozulması, memur maaşlarının ödenememesi, hayat pahalılığı ve enflasyon en alt seviyeye kadar tüm kesimler tarafından yaşanmıştır.

Girit, Akdeniz’deki en büyük adalardan birisidir. Tarih boyunca deniz yolu üzerinde olduğundan pek çok devletin gözlerini kamaştırmış, antik çağdan itibaren büyük işgaller, katliamlar, saldırılar yaşamıştı.

Bazı Osmanlı gemilerini soyan korsanların mallarını burada satması, Venediklilerin yönetiminde olan bu adanın fethini gerektirmişti. 1645 de büyük bir donanmayla gelen Osmanlı ordusu 1645 de ilk hamlede Hanya’yı fethetti. Fakat, Girit gibi çok önemli stratejik bir adanın elinden çıkmasını istemeyen Venedikliler diğer kalelerde direnişe devam etti. Harp uzadıkça uzadı. Öyle ki; Girit için “Devlet-i Âliye’nin talimhane-i harbisi” deniliyordu. Yani sürüp giden harpler nedeniyle burası Osmanlı Ordusu’nun  harp için talim yaptıkları yerdir, diye kabul ediliyordu.

Aralık 1881’de Vakit gazetesi ile Posta ve Telgraf Nezareti arasında yaşanan ve bu gazetenin sütunlarında uzun süre devam eden anlaşmazlık:

Mehmed Ali Bey Tarafından Posta ve Telgraf Mecmuasında Yayımlanan Bir Makale

Mehmet Ali, Postahane-i Amire (Yenicami Postahanesi), PTM, sayı:180, (Nisan 1331)